8 Ocak 2015 Perşembe

Cenneti gördük - Boracay - Filipinler (Boracay-Philippines)

Yüzlerce anı içinde ilk blog yazıma hayatımın en güzel tatilinden biriyle başlangıç yaptım sanırım.Hep klasikleşen turlara inat her tatilimi kendi frekansımda sevdiğim insanlarla spontane bir şekilde yaşamak tatillerimin tadını hep damağımda bırakıyor.Bu şekilde çalıştığım firmadan yıllık iznimi 2014 Aralık sonuna aldım.Dünya haritasını önüme koydum.Beraber tatile gideceğim kardeşim Caner'le başladık haritada nerelere gidebileceğimize. Tüm kıtaları tek tek incelerken.Yıl sonu fiyatların yükselmesi nedeniyle ekonomik olarak dar boğaza düşmemek için elememiz fazla uzun sürmedi.Bir de baktık ki . 'Boracay' adasını fark ettik. (2012 Yılında Dünya'nın en iyi adası seçilmiş). Gidenlerin hayatlarına yıllar aylar kattığı yorumlarını okuyunca işte aradığımız yer dedik.





Başladık yorumlara,mekanlara fazla düşünmeden hemen rez.'lara başladık. Qatar ve Emirates ile en az sürede beklemeden hesaplı bilet alabileceğimiz fark ettik.Maalesef kredi kartımın kazığı yüzünden biletim yandığı için qatar havayollarından aldığım bilet yanınca Emirates ile yeni bilet alarak,Caner'le daha ist'dan bile beraber çıkamadan ikimiz dünyanın bir ucunda buluşacaktık.İlk kaydımızı Manila Artina Suites Hotel'de yaptık.Otel konum,temizlik,güvenirlilik açısından çok iyi bir seçimdi.Yalnız uçaktan indiğinizde kapıdan çıkınca sizi kucaklayan taksicilere güvenmeyin biz kazık yedik siz yemeyin.Mutlaka üst kata giden yolcu katına çıkın arada dağlar oynuyor.200 pezoluk yere 2000 pezo verdik maalesef. Sonra uyandık tabii :).Otele vardıktan sonra Manila'nın Makati bölgesini gezmeye başladık. Zaten araştırdığımız için manilanın merkezinin çok tehlikeli olduğu için buranın daha çok üni. öğrencileri ve turistlerin takıldığı ortamlar olduğunu biliyorduk.Daha ilk geceden yemek yediğimiz bir barda çalışan kızlara güzel mekanları sorduk en güzelini söylediler.

https://www.facebook.com/71Gramercy71 Gramercy gerçekten efsane bir manzara güzel bir ortamı var ;) Bu kadar lüks bir ortamda Long island kokteyl 5 tl :) diğer içkileri siz düşünün.Bir ertesi akşam burada tatilimizin en güzel yemeğini yedik.Ödediğimiz hesap 60 TL :)
Mekanın etrafındaki sokaklarda zaten tüm kızlar fakir bir ülkenin rejiminden dolayı üstünüze atlıyor.Orta kesim kavramı yok olmuş. Ülke aç ve tok .İlk gece bir çok gece kulübüne girdik çıktık.İçki fiyatları inanılmaz ucuz.Zaten gece otele nasıl döndüğümüzü zor hatırlıyorduk.
İkinci gece bir çok barın olduğu yere gittik . Palladium,Time Club güzel mekanlardı.Başlangıç olarak yanlış hatırlamıyorsam Havana Cafe'yi seçmiştik. Bu mekanların hepsi Ayala Center olarak Makati'de bulunuyor.Rastgele çıktığımız tatilimizin 2.günü de çok çok eğlenceli geçmişti.O kadar çok eğleniyorduk ki Boracay'ı düşünemiyordum nasıl geçecek diye.Gündüzleri Manila'yı gezdik.Fazla gezilecek bir yeri yok desem yalan olmaz.14 milyonluk bir şehri gezmek kolay değil.Ama dünya savaşından kalma askeri araçları 'jeepney' adı vererek dolmuşa çevirmişler. Tıpkı askerler gibi tüm halkla sıkış tepiş rastgele bir çok yere gittik.Sonuç hep aynı alışveriş merkezleri ufak tefek müzeler.Sıfır altyapı, düzensiz bir şehir :)






Manila'da iki günde bol bol gece hayatından sonra asıl arzuladığımız ana gelmiştik.Zaman 'Boracay' için kapımızı çalmıştı.Yılın 12 ayı yaz olan bir adalar topluluğunda tropikal yağmurların olduğu bir gün niloy havaalanına doğru yola çıktık.Hayatımda bu kadar rahat,sıfır güvenli bir havaalanı görmedim diyebilirim.Uçağımız iptal olmuş 7 saat bekleyecektik.Ama o kadar keyifliydik ki kimin umrunda dedik :)





Bu arada bu havaalanından çok ilginç manzaralar yaşadık.Millet sıkılmış aprona filan çıkıyor sigara içiyor değişik bir rahatlık vardı. Neyse lafı uzatmayalım. Bol bol kahve puro'dan sonra zamanı erittik.Veee muhteşem nostaljiye gelmiştik.Pırpırlı Cebu Pacific uçağımıza binme vaktimiz gelmişti.Meğer o uçakta bizi Kalibo diye bir bölgeye götürecekti.Yani Boracay'a yolumuzu 1 saat daha da uzatacaktı.
Ama uçağımız efsaneydi :) Uçağın içinde yarışma düzenliyorlar 2014 yılının asya'da en çok satan kitabı filan vs. ilk elini kaldıran ufak bir el çantası veriyorlar.Pazarcı gibi bir masayla güneş gözlüğünden,lazerpoint'e kadar bitpazarını andıran bir satış yapan hosteslere kadar unutamayacağım bir uçaktı.En bombasıda uçağın tam evlerin arasında bulunan piste inmesi :)
Neyse ki indikten sonra ücretsiz otobüs hizmetleri vardı. Bizi boracay'a gideceğimiz limana kadar götürmek için hazırdı. Nihayet 1.5 saatlik otobüs yolculuğundan sonra ufak bir iskeleye geldik.300 pezo vererek .Yine sıfır güvenli teknemize bindik :)


20 dk'lık kısa bir sürede hemen adamıza ulaştık. Daha doğrusu cennetimize. İndiğinizde sakın olsun çantalarınızı taşıtmak için boşuna para vermeyin, belki 10 adım taşıdıktan sonra minik dolmuşlara biniyorsunuz sizi otelinize en yakın bölgeye bırakıyorlar.Fiyat zaten 50-100 pezo arasında değişiyor.
Biz kaydımızı yer kalmadığı için günlüğü 150 tl olan Arwana Beach otelden yaptık Station 3 bölgesinde bulunuyor.Ama kalınacaksa Station 1*2 bölgeleri daha güzel bence.Gerçi adayı hergün yürüyerek gezdik.ama çok içkiliyken bazen yorucu oluyor.
İlk gün geceye hızlı başladık.Her zamanki gibi ucuz yemekler içkilerle deli gibi eğlendik.Bir çok ülkeden insanla tanışıyorsunuz.Ama asıl bomba sabah o manzaraydı.

Caner'le hep aynı hisleri tekrar ettik.Bu kadar ince hatta toz diyebileceğimiz bir kum,inanılmaz güzellikte beyaz bir deniz ve muhteşem tropik ortam.Beyinlerimizde ki tüm düşünceler denizin içinde kayboldu.İş,güç,gelecek,geçmiş vs. resmen ada da yıllardır yaşayıp hayattan izole insanlar gibi bırakmıştık kendimizi adanın içine.Sanırım kafayı sıfırlamak tabirinin tam merkezindeydik.Hep okuduğum gibiydi hayatımdaki 9 gün 9 yıl gibi geçecekti.Caner'le ikimiz dünyanın bir çok yerini görmüştük onlarca şehir başka kıtalar ama burası bambaşkaydı.Sabah,öğlen,gece her dakikası keyif veriyordu.Hayatımızda kendimizi hiç bu kadar hafiflemiş hissettiğimizi hatırlamıyorduk. Resmen tüm olumsuz duygulardan,etkilerden arınmıştık.Tanıştığımız hiçbir insanın bizi olumsuz bir şekilde etkileme şansı yoktu :)

Deniz kenarında 100 pezoya yaptırdığımız mango-ananas-elma v.s kokteylleri ile plajda uzanıp denizin güneşin kumun tadını çıkartarak adanın tadını çıkarmaya doyamıyorduk.
Sahil şeridi boyunca tüm işletmeler önce şezlongları koyuyor akşamüstü akşam yemeğine çeviriyor.

Bol bol ateş dansçıları zaten her mekanda var gibi. Akşam yemeği bitimine yakın aynı mekan ya canlı müzikli hale ya da club ortamlarına dönüyor. Bir yere asla iki kere oturmadık neredeyse adadaki tüm mekanlarda yemek yedik.Hemen hepsi çok güzeldi.Özellikle aklımda kalanlar 'lemoni cafe-Aria rest-Sirena At Shangri rest.-Epic Rest (kahvaltısı çok başarılıydı)-Don Vito vs. deniz mahsullerinde hayatımda yemediğim her şeyi yedim sanırım :).Karşıyaka'da yaşamanın verdiği etki sanırım. Beğenmediğim yok:)
Yemek bittikten sonra tabii ki eğlence. Station 1 gibi bir bölgeyi kullanamamaları çok garip.Denizin dibinde clublar var akşam 9'da patlamalı şarkılar çalınca haliyle ilgi olmuyor.Orasına çok dumur olmuştuk.Burayı nasıl değerlendiremezler diye kızmıştık.:) Bizde herkes gibi station 2 civarında takılmaya başladık. birçok bara girdik çıktık. Ama en güzeli sabah giydiğimiz terliklerle denize,yemeğe,clublara gitmek sanırım.Rahatlıkta son noktayı yaşamanın verdiği enerji ile daha çok eğlenmeye başlamıştık.Applaya,Red Coconut,Epic,Summer Place,Coco Mangos ve Exit bar (kesinlikle favorimiz.)

Exit bar oranın lokal barı olarak geçiyor.Tüm dünyanın toplanma merkezi diyebiliriz.Herkesin ayağında şort terlik ve plaj kumu olan çok kıyak bir mekan diyebilirim. Tanışmadığımız millet kalmadı.Herkes elinde içkisiyle kısa uzun sohbetlerle iletişim patlaması yaşıyordu. en güzel yanıda internet olmaması ;) doğallık sohbetlere de yansıyor.Teknojisi sadece fotoğraf çekerken hayatımıza girebiliyordu.Bir çok insanla tanıştık. Enteresan olan kısmı da Yunanistan'dan 76 yaşındaki Dimitri amcam 'şerefe' diyerek komşuluğumuzu 11bin kmde tazeletip, kendi hikayesini anlatmaya başlayıp Boracay'a belki de yerleşen ilk yabancılardan olması.Hatta bizde 'ölmek için güzel bir yer demiştik:) O hayvanlığımıza rağmen çok gülmüştük. Hollandalı 39 yaşında bir abimizden,romanyalı yaşıt bir dostumuza kadar bir çok insan tüm hayatını bırakıp buraya yerleşmiş.İzole etmişler kendilerini. Ortak tanımları 'Evlerimize döndüğümüzde ne kadar çok gereksiz eşyamız var ve bunlar için ne kadar çok uzun süre çalışıyoruz.Buraya geldiğimizde ne ev araba teknoloji vs. hepsinin bir anlamı kalmadığını hayatımızda stresten uzak,planlardan kurtulmuş tamamen rahat ve güzel bir hayat seçtik demeleri' sanırım Cennet böyle bir yer olması gerek.Exit bar her gece 22-24 arası ayak üstü sohbetlerin merkeziydi.Hergece gidiyorduk.sonra summerplace,cocomangos,epic club bunlarda ölmüş kurtlarımızı bile diriltiyorduk.Sabaha karşı otelin yolunu zor buluyorduk:) Yolda yürürken yanınızda tanıştığınız birisi yoksa dikkatli olmanız gereken en önemli bir konuda .Ladyboylar inanılmaz çoklar. Çünkü Filipinler'de kız çocukları kutsal olduğu için .Bir babanın 4 oğlu olmuşsa .İkisi mutlaka kız gibi yetiştiriliyormuş. Zaten o çocuklar ya masaj için sokaklarda sabah akşam 'hey sir massage' diye bağırıyor.Ya lady boy yada cafe barda çalışıyorlar.Bizde kaza kurşuna gitmemek için bize laf attıklarında lafa tutuyorduk.Ses tonları illa ki ele veriyordu.Eee Karşıyaka çocuğu yer mi bu tarz kandırmacıları :) Masaj demişken masaj salonları efsane.Herkesin düşündüğü gibi sonunu düşünmedik :) tamamen kaliteli masaj istedik .Gerçekten Türkiye'de bulamayacağımız bir güzellikte masaj salonlarına gittik ama isimlerini not almadık.Sadece bir saati 15 tl. Ve tüm vücut inanılmaz rahatlıyor.Ayak masajından diğer masajlara yaptırmadığımız masaj kalmadı .Deniz kenarında da masaj yapan çok ama onlar ev gibi olan mekanlarda ki gibi iyi değil.

Tabii aktivitelerden de geri kalmadık Parasailing-jetskiye 2000 pezo (40dolar) verdik. Günbatımı adayı havadan izledik öğlen jetskiyle okyanusun ortasında çıldırdık diyebilirim :)
Aralığın son haftası olduğu için yağışlara da yakalandık.Ama tropikal bir iklimde yağışlar sadece neşe kaynağı olabilirdi.Bizim içinde öyle oldu.Türkiye'de herkes kıştan çatlarken biz sosyal medyadan bol bol küfür yiyeceğimizi bile bile denizden fotolarımızı yayınladık.Yani yağmur çamur Boracay'da hak getire.Her haliyle tadını çıkartıyorduk.
Adanın arka bölgesine ve tamamını gezmeye karar verdik.Adanın arkası 'bulabog beach' olarak geçiyor 12 ay rüzgarlı. Kitesurf sporu ile ilgilenenlerin dünyanın bir ucundan geldiği toplanma merkezi.3-4 günlük bir eğitim için 300 dolar veriyorsunuz .Vaktimiz az kaldığı için maalesef bu olayı ucundan kaçırdık.İçimizde kalmadı desem yalan olur.

Kitesurf yapan ve öğreten Türkler'le tanıştık . Her yerde olduğu gibi mutlaka bizden birileri mutlaka karşımıza çıkıyor Dünya'nın bir noktasında. Bu bölgede keyfi sadece izlemekle tattık. Akabinde adanın içine girdik. Pazarında,adanın yerli halkının evleri arasında vs. gezmeye başladık.
Son derece uçurum farkı olan bir sistemi yine baştan fark ettik.Adanın önünde keyif ortasında zor koşulllar içinde gülümseyen bir halk vardı.Tüm zor şartlara rağmen.

Adanın tümünü gezmemiz zor olmamıştı.Aklımız da karışık duygular vardı.Gerçekten bir taraftan yaşam mücadelesi veren bir halk var.Bir taraftan çok mutlu gibi gözüküyorlar.Bu arada hepsinde inanılmaz şarkı söyleme patlaması var.İnanılmaz karaoke çılgınlığı var diyebiliriz.Neredeyse tüm evlerde şarkı söyleyen insan gördük.Bazen dinlemekten bayılanları da görmedik değil :)

Nihayetinde yeni bir yıla daha açmıştık yelkenlerimizi. Bize göre özel günler diye bir şey yoktu. Özel anlarımız vardı .Sanırım onu da taçlandırdıklarımız arasında en güzelini yılbaşı gecesin de yaşadık.
Her yerde olduğu gibi her şeyi kayıt altına alan japon kardeşlerimizden adanın yılbaşı atmosferini biz izlerken onlar çekmiş kıssadan bir hisse ile paylaşalım.

o gece tam hangover olmuştuk.Caner'le kaybettik birbirimizi ve efsane bir eğlence yaşadık.
Hayatımızda borç harç içinde yaşarken,sıkıntılara,dertlere,ucu gözükmeyen geleceğimize,gerçekleşsin gerçekleşmesin hala kurduğumuz hayallerimize,dostlarımıza,ailelerimize,yitip giden sevdiklerimize,aşklarımıza,Karşıyakamıza kaldırdık kadehlerimizi dünyanın çivisini ara sıra çıkarmak gerekli dedik.Karşıyakamız bile bir sene de iki şampiyonluk yaşattıysa.Vazgeçmemenin ne kadar özel olduğunu anladık. Özellikle kendi açımdan dünya borca girdim.Ama yaşadıklarımın maddi değerini ölçmem imkansız aylarca çalışıp ödeyeceğim bir borç havuzunda olacağım.Ama hayatıma en az 10 yıl katan bu adaya yolunuz düşerse sakın yolunuzu değiştirmeyin imkanlarınızı zorlayın hayatın içinde kendinizi izole edin.Bir kez olsun dünyayı değil kendinizi izleyin keyfini çıkarın.Yaşadığımız dünya'da ki sosyal bilincimiz asla bitmez ama eğlenmenin,huzurun,gülmenin vs. en saf halini tatmakta gerekli.

Bir daha ki yazım interrail dönemine ait olacak ;)
Sağlığınıza bir şişe daha bitti...

Herşey gönlünüzce olsun...





 




3 yorum:

  1. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  2. mart ayında iki aile manila ve boracaya tatile gidiyoruz , manila havalanında yurt dışına çıkışta vergi alındığı doğrumu ve kalibodan boracaya transfer hakkında biraz daha ayrıntılı bilgi verirmisiniz.
    ilginiz için teşekkür ederim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Dostum havaalanında çalıştığım için anca görüyorum yazını umarım daha yola çıkmamışındır. Biz vergi vermedik. Ayrıca mania havalanından giderken de vergi vermedik.Manila'dan direk boracaya bilet aldık.Fakat Kaliboya gönderdiler bizi oradan ücretsiz otobüsle 1 saatte Boracay'a adasına feribotların olacağı bir limana ulaşımı sağladılar.200-300 pezo arasında vergi ulaşım ücreti vermiştik.Tekneden indiğinizde sakın çantanlarınızı taşıyacaklara para vermeyin zaten özel taksi dolmuşlar mobilet şeklinde hazır. Taksi dolmuşlar da 50 pezoya anlaşıyorlar.Daha fazlasını hiç vermedik.Diyebilirim

      Sil